27 Kasım 2014 Perşembe

ÇOCUK KİMDİR

PEDAGOG ADEM GÜNEŞ ÇOCUK KİMDİR KONULU KONYA SEMİNERİ NOTLARI
Katıldığım seminerden aldığım notları paylaşmak istedim. Hocamızın mahremiyet eğitimi kitabı notlarını da buradan ulaşabilirsiniz. 

Çocuk kimdir?
Çocuk kimdir? Sorusunu kaybettik. Çocuğu marangoz atölyesindeki odun gibi görmeye başladık. Onu yontarken ağlamaları çırpınmaları aile içi çatışmaları getirdi.
Çocuk insanı iyi eder. Psikolojik probleminiz varsa çocukla iyi olmaya bakın. Kendi içsel derinliğimizi kaybettiğimizde çocukla çatışma başlar. Çocuk insanı içine doğru derinleştiriyor. Bizi derinleştirirken uyandırdığı duyguya annelik babalık diyoruz. Çocuk aileyide iyi eder. Çocukla temas eden anne baba ağlamaya başlar. Çocuk yetişkini duyarlı hale getirir. Duymaya başlarız.

Çocuk; ruhsal yapılanmasını, kendi iç dinamiklerinin itici gücü ile gerçekleştirmeye çalışan insandır.

Çocuğun içinde ne olduğunu fark etmediğimiz zaman çatışmaya başlıyoruz. Çocuğun içinde kendi yapılanmasını sağlayan bir itici güç var. Çocuğu seyredin.

Çocuk 0 yaşında değil, 4 yaşında doğar. Çocuğun ruhsal yapılanması anne karnında değil dünyaya geldikten sonra olur.  4 yaşına kadar her şeyden habersizdir. İçinden geldiği gibi hareket eder. Anne babalar 4 yaşına kadar hiçbirşey yapmamalıdır. Sadece çocuğun ihtiyaçlarını vaktinde ve yeteri kadar yapmalıdır.  12 yaşına kadar kendinden habersizdir. Henüz insan olmamıştır. 12 yaşında uyanır farkındalık kazanır.

Çocuğun birleştirici özelliği vardır.
Çocuğun elini tutarken eğilip avcumuzun içini açmalıyız.  Yukardan tutmamalıyız.


İçsel yapılanmayı sağlayanlar

1.) Fıtrat: (genel) türünün özelliklerini barındırmak. İnsanın fitri özellikleri değişebilir. İnsan sever kıskanır. Bunlar fıtrattandır. Bu duygular kapalı kutulardır. Bunu çevre uyandırır. Anne baba uyaracak bir şey yaparsa çocukta kıskançlık olur. Örneğin kardeşini severken adeleti bozduk ve kıskançlık duygusunu uyandırdık. Öfkemiz nefretimizde uyku halinde.

2.)                      Mizaç: (özel) bireye ait özgün yapı. Sadece ona ait özellik. Benim çocuğum kimdir? Sorusunun cevabıdır mizaç.

Anne baba ters bir davranış sergilerse çocukda mizacını ve fıtratını korumak için saldırganlık geliştirir.


Çocuk fıtratı
1.     Biyolojik ritmi sekine (sukunet) halindedir. Çocuğun bir yavaşlığı vardır. Örneğin dışarı çıkacağız anne baba bir tela içinde ‘ hadi artık’ ama çocuk yavaş davranıyor. Yavaş yavaş ayakkabıyı giyiyor çıkmak bilmiyor. Bu yavaşlık çocuğun fıtratında vardır. Biz çocuğun fıtratını bozuyoruz. Bozduğumuz her fıtrat davranış bozukluğu olarak karşımıza çıkıyor.
-         Zihinsel bilgiler: (öğrenme)
-         Ruha ait bilgiler: (edinme) edinmeler kişiliği oluşturur. Çocuk duyumsamalarla öğrenir. Yaparak yaşayarak dediğimiz şey öğrenme değil aslında edinmedir.

2.   Bağlanma çabasındadır. Çocuk anneye yönelir. Anneye bağlandığı kadar ruhsal dinginliğine ulaşır. Kaygısızlığı gider. Kaygılandırdığınız zaman davranış bozukluğu oluşur.  Çocuk 2 yıl anne ile birlikte yatmalıdır.  Annenin yanında kendini güvende hisseder. Mizacı ortaya çıkaran güvendir. Çocuğun kendini güvende hissetmesi lazım. Kaygılanmıyorsa, korkmuyorsa neyse odur.

3.   Eşyaya nufüs etme ihtiyacı içindedir. Her şeye dokunuyor diye kızıyoruz. Eşyayı eline alması lazım. Eşyaya tanımayı, hükmetmeyi, ona gücünü yetirmeyi 0-4 yaş arasında öğreniyor. Çocuk inatçı değil. Çocuk inatçı anne babayı aşmaya çalışıyor. Çocuk bunları bilerek yapmıyor. İçindeki itici güç  yani fıtratıdır bu. Çocuk saldırganlığının tamamına yakını engellemelerden kaynaklanır.

4.   Çocuk duyucudur. Çocuğu duymuyoruz. İnsan önce duyar. Sonradan duyma yetimizi kaybediyoruz.  Duymak ve işitmek farklıdır. Duymak; kişinin inde bir şeyler hissetmesidir. Burnunun sızlaması, bana bir şey oluyor demesidir. Çocuğun anne babayı duyabilmesi, hissedebilmesi, okuyabilmesi lazım. Çocuk ruh okuyucudur. Duymaya ihtiyacı vardır.  Duyarsa anne çocuk arasında bağlanma gerçekleşir.  İnsan zarara uğratıldıkça duyma özelliğini kaybeder.


Davranış bozuklukları:
-hiçbir çocuk davranış bozukluğu ile dünyaya gelmez.
-çocuğun içsel yapılanmasının bozulmasına karşı çocuğun mizacını ve fıtratını savunma çabasıdır.

Çocuk sinyal veriyor.  İçimde bir şeyler anormal oluyo. Mesal oyuncakcının önünde kendini yere atması. Anne babaya bağlanamayan çocuklar eşyaya oyuncaklara bağlanır. Anneye bağlanamıyorsa reddediyorsa bağlanma duygusunu oyuncağa bağlıyor.

Çocuk problemleri
1.     Kök problem
2.   Fantom( yansıyan) problem.. anne babanın gördüğü


Fıtratın bozulması

·       Biyolojik ritmi sekine halindedir.
Hızlanmak çocuğun yapılamasını zarara uğratır. . örneğin 1. Sınıf öğretmeni zor yazıyor yavaş yazıyor diye 1 saat çocuğun başında bekleyip hızlı ol diye herkes yazdı sen kaldın diyerek bağırıyor. 10 sayfa ödevde yanlış . ödevin öğrenmeye katkısı binde bir düzeydedir. Çocuğun duygu dünyasının desteklenmesine ihtiyacı var. Öğretmenin  ödev vermek yerine velilere ‘ biz okulda yeterince yaptık. Siz evde duygu dünyasını geliştirin . at olun üstünüze binsin’ demesi lazım. İşi eve taşıyan ailelerde sorun var. Okulda eve taşınıyorsa bağlanma- aidiyet problemi yaşıyoruz. Anne baba çocuğu yarına hazırlamalı. 10 sayfa ödevde biraz yapar sıkılır. Sonra hızlı hızlı tık tık tık bitti. Yaptığının farkına varamaz. 1. Sınıf öğrencisine 1 , 2 en fazla 3 satır ödev verilmeli. Yaptığı çalışmadan keyif almalı. Okumasını hızlandırmak da fıtratını bozar. Hızlı okuma değil anlayarak okuma önemli. Yurt dışında anlayarak öğrenme dersleri var. Hızlı okudukça yavaşlandırmalıyız. Çocuk kitabı anlayarak okuyabiliyorsa kitabın bir sürekliliği varsa takip edebiliyorsa, heyacanlı bir kitapmış diyebiliyorsa kitap okumak ister. Gençlerin elinde kalın kalın dan Brown yada Harry potter kitapları var. Bizse 10 sayfa okumuyor diyoruz. Kitapta merak edecek bir serüven varmı o önemli . bir sonraki cümleyi merak etmeli. Kitapların bir çoğunda didakdik olacağım diye yani bir sürü değer vereceğim diye  süreklilik kalmıyor. Anlayarak okuduktan sonra hızlandırabilirsiniz.


Hızlandırılan çocukların;
-         Algısı zayıflar.—dikkat dağınıklığı
-         Eşyaya nüfus etmekde zorlanır.---güvensizlik
-         Dürtü ihtiyaca dönüşür.---hareketlilik
-         Duyular işlevselliğini kaybeder. ---duyarsızlık


Enson ne zaman vakit ayırıpda çiçek kokladınız. Hızlandırılan kişiler koku alma duyusu gibi birçok duyusunu kaybeder. Sanatsal özellikleri kaybolur. Ritmi bozulduysa müzikdede hızlı rıtm arar. Bozulmamışsa melodiyi duyar.

Çocuğun bize uyum sağlamasını istiyoruz. Halbuki erken çocukluk döneminde yetişkin çocuğa uyum sağlamalı.

*tik: savunma çabası sonunda oluşur. Çocuk gerilmeye başlayınca olur. Tik vucudu gezer. İşle yolunda gitmiyor. Demektir. Örneğin bir öğretmen çocuğun ödevini beğenmediği için yırtıyor. Suratına atıyor. Çocuk babasına öğretmene ve kendisine kızmaması için söylemiyor. Ertesi gün çocukda tik oluşuyor. Kafada başlayıp omuz a doğru bütün vucudu gezip gözlerde takılıyor.





Çocuk ile uyum
-çocuk ile bağlanma
-yetişkin sekineye ermeli( yavaşlamalı)

1.      göz ile temas: eksikliği aşağılık,değersizlik duygusunu hissettirir
2.    ses ile temas: kişinin fıtratı bozulduğunda sesi bozulmaya başlar. Çocuk buyurucu sesten hoşlanmaz. Öğretmenin buraya bak diye seslenmesi gibi. Sesin içselleşmesi lazım.
3.    ten ile temas: çocuklar kafasının üstüne ve yüzlerine dokunmaktan hoşlanmazlar. Yüze dokunmak aşağılamak demektir. Kafa arkası, omuz, sırta dokunmaktan hoşlanırlar.



Çocuğun yaşamı öğrenmek için ihtiyaç duydukları

-mizacın ortaya çıkacağı özgür bir ortam: bir tarafa doğru sevk etmek yanlış .örneğin sus demek.

-koşulsuzluk: yemeğini yersen seni seveceğim yanlış bir cümledir. Yada karnende hepsi 5 olursa sana bisiklet alacağım, demek. Çocuk zihninin savunması yok. Gerizekalısın dediğinde sizi anlamıyor. Öyle olduğunu sanıyor. 5 alsanda almasanda sana bisiklet alacağım demeli.keyif alır insan. Koşul değersizleştirir. Koşul insana saygısızlıktır. Örneğin ödevi yapınca sticker vermek, yıldız koymak. Kendi gibi olmak yerine beklendiği gibi olmaya başlar.

-duygusal yakınlık: kendini emniyette hissettiği bir yer varmı?


Gelen sorulara cevaplar

*odaları ayırmayın. Bağlanma süreci yeterli olmalı.  Bu sürecde odalar ayrıysa sorun ilerki yaşlarda çıkar.
*bağlanamamaış çocuklar yemeği reddeder.
*maksimum 30 ay emzirilmeli
*annenin bir yerini tutarak uyuyorsa engellemeyin. Eksik kalan yeri tamamlamaya çalışıyor. Güvensizlik sorunu var.
*çocuğa aşkım diye seslenmemeli
*kreşe değil bakıcıya verilmeli
*işe giderken ağlıyorsa 4 yaşına kadar yapacak bir şey yok.
* okumaya eğilimi varsa okumayı öğretin
*2.5 yaşında vurma hissi iletişim kuramamaktan kaynaklanır. Engellendikçe vurma davranışı sergiler.gruba dahil olamayıncada arayı bozar vurur.
*kaygısı varsa korkuyorsa sarılmaya ihtiyaç duyar.
*2-3 yaşında kekemelik normaldir.
*alt ıslatma genetik olabilir. Aslında bu derin uyku problemidir.
*babaanne yada anneanne baksada çocuk anneyi rol alır. O doğru değil. Bizim ailemizde öyle değil demek lazım.


24 Kasım 2014 Pazartesi

VÜCUDUMUZUN BÖLÜMLERİ

2. SINIF HAYAT BİLGİSİ KAZANIM:
A.2.20. Vücudunun bölümlerini tanıyarak kendisinin ve arkadaşlarının vücudunun değerli olduğunu kabul eder.
A.2.21. Sağlığını koruma sorumluluğu üstlenir ve okulda sağlığını korumak için yapması gerekenleri açıklar.

Yakup'un vücudunun bölümlerini ona gösterdik. Arkadaşları ona ağız burun yaptılar. Yaparken de çok eğlendiler. Kahkahalar havada uçuştu. Vücudunun diğer bölümlerini de açıkladık. Vücudunu koruması için neler yapması gerektiğini açıkladık.










Ertesi gün Yakup'un  sağlığını koruması için yapması gerekenleri post itlere yazdık. Posterimizin alt tarafına yapıştırdık. 

Kocaman panomuzu asacak yer bulamayınca kapımıza yapıştırdık



21 Kasım 2014 Cuma

ONLUK BİRLİK EVİ

2.sınıf kazanım: Nesne sayısı 100'den az olan bir çokluğu onluk ve birlik gruplara ayırarak bunlara karşılık gelen sayıyı yazar 
Bu etkinliği çok zevk alarak yaptık. Getirdikleri kulak çubuklarını onar onar lastikledik. 


El işi kağıtlarıyla evimizi hazırladıktan sonra her öğrenciye çıktısını aldığım sayıları dağıttım. 


Sayının onluk ve birlik sayısını belirleyip ceplerin içine kulak çubuklarımızı yerleştirdik.




Çalışmaların altına öğrencilerin isimlerini yapıştırdık. 
Hepsinin çok güzel olunca bizde hepsini astık. 



Boncuklarla yaptığımız onluk birlik çalışması için buraya tıklayın

17 Kasım 2014 Pazartesi

BONCUKLARLA ONLUK BİRLİK

Matematik 2.sınıf kazanım: 
Nesne sayısı 100'den az olan bir çokluğu onluk ve birlik gruplara ayırarak bunlara karşılık gelen sayıyı yazar.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki öğrenciler basamak değeri kavramı ile öğrenme güçlüğüne sahipler. Sayılarla ilgili zorlukların temelinde basamak değerinin yeterince kavranmamış olmasının yattığı görülüyor.

Okuduğum bir araştırmada basamak değerini öğrenirken veya öğretirken bir çok zorlukla karşılaştığımızdan bahsediyordu. Örneğin;

*Sayı sistemimiz sözel dille uyumsuzluk gösteriyor.Sayıları yazarken 0'dan  9'a kadar olan sayılarla yetiniriz. Oysa sözel dilde yirmi,kırk,yüz bin gibi kelimeler kullanırız. Bu kullanım basamak değeri kavramını göz ardı etmemize yol açar.

*Günlük dilde sayıları söylerken toplama çıkarma işlemleriyle yeni sayılar türetilir. Bazı sayılar çarpım sonucu ( iki yüz=2*100), bazıları toplama(yüz otuz=100+30) bazıları her iki işlem sonucu (beş yüz yirmi=5*100+20) sonucu elde edilir. Bu durumda da  basamak değeri ihmal edilir.

*Sayıları söylerken ve yazarken de diğer bir uyumsuzluk 0 rakamından kaynaklanır. Örneğin; 8005 sayısını sekiz bin sıfır sıfır beş diye değilde sekiz bin beş seklinde söyleriz burdada basamak değer ihmal edilir.

Basamak değerini kavramadan önce bazı ön bilgilere sahip olmamız gerekir. İşte bu onluk birlik öğretimidir. Ve kesinlikle 1 . sınıfta basamak değeri öğretilmemelidir. Basamak değeri kavramı soyut ve karmaşık bir kavram olduğu için öğretimi mümkün olduğunca geciktirilmeli ve sürece yayılması gerekir.

1,2,3 sınıf öğrencileri gelişim düzeyi olarak soyut bilgileri anlamakta doğal olarak güçlük çekerler. Yaptığımız tüm çalışmalar somutlaştırılmalı ve günlük yaşamda kullanılabilir hale getirilmelidir. öğrencinin ilgisini çeken etkinlikleri yakalayıp o noktadan hareketle matematiği sevdirebiliriz.

İnteraktif oyunlarda öğrencilerin o konuyu öğrenmesinde büyük katkı sağlar.Örneğin  www.aktifsinif.net adresinde bir çok oyun var.

Bizde Montessori altın boncuk materyali ile onluk birlik sistemine somut bir giriş yaptık. Bu boncukları kullanmasaydık onluk birlikle mücadelemiz sürüyor olabilirdi. Bu boncuk malzemeler duyulara hitap ettiği için çocuğun kendi eliyle 1,10,100,1000 arasındaki farkı hissetmesini sağlar. Çocuk hepsine dokunmalı ve ağırlıklarını hissetmelidir. Büyük küçük karşılaştırmasına da bir başlangıç yapmış olur.Daha sonra toplama çıkarma işlemlerinde de kullanacağız.


Bu materyali 'montessori golden beads' diye aratıp yurtdışı alışveriş sitelerinden satın alabilir yada benim gibi kendiniz yapabilirsiniz . Boncuklarla uğraşmak istemiyorum derseniz kırtasiyeden onluk taban blokları alıp sayı kartlarını indirerek kullanabilirsiniz.

sayı kartlarını bu adresten indirebilirsiniz.
http://www.montessoriokulu.web.tr/wp-content/uploads/2011/02/1000lik-Say%C4%B1-Kartlar%C4%B1.pdf

Çalışmalarımızı yere büyükce bir örtü serip yaptık. Bu boncuklarla bir çok etkinlik ve ders sunumları yapılabilir. Yılan oyunu , merdiven yapmak gibi..Ben aşağıdaki sunumu tercih ettim. Belli sunum kurallarına bağlı kalmadık. Canımız nasıl istiyorsa öyle takıldık.


Aşağıdaki ders sunumunu izlemek daha anlaşılır olacak sanırım:)


Daha sonra öğrencinin yada benim belirlediğim sayıyı tepsi içinde boncukları kullanarak hazırlamasını istedim. Her öğrenci tek tek sayıları oluşturdu.  Karşılaştığımıza çıkan bilemediğimiz sorulardaki sayıları bu boncuklarla tepside hemen oluşturup soruyu görselleştirdik.



 

 


Başka bir derste de  belirlenen sayıyı mantar panoya asmasını istedim. Her öğrenci sayı yaptıktan sonra panomuzu sınıfımıza astık. 




Boncuk bahane sayı oluşturmak şahane...



Diğer derslerde de öğrencilerin getirdikleri kulak çubuklarını onar onar lastikleyerek yaptığımız onluk birlik evinin içine yerleştirdik. Onluk birlik evi yapımı için buraya tıklayınız.










14 Kasım 2014 Cuma

ATATÜRK KÖŞESİ


Atatürk köşemiz sınıf duvarında asılı duran resimler değilller sadece..



Soba sacını mıknatıslı pano olarak kullanıyoruz
Üzerinde Atatürk ile ilgili yapbozlar eşleştirmeler sıralamalar yapıyoruz. 
Eğlenirken çaktırmadan öğreniyoruz.


Panomuzu bölüm bölüm inceleyelim.

Bu bölümde kırmızı beyaza boyadığım dil çubuklarını kullanarak Türk bayrağı yapbozunu yapmaya çalışıyorlar.
 Yapbozu yapınca altına uygun açıklamalı renkli çubuğu  getiriyorlar.





Bu bölümde dil çubuklarıyla Atatürk'ün gittiği okulları sıralıyorlar. 
Aşağıdaki resim arka yüzü. cevaplarını arkaya yazdım. 
Siyah şeylerde buzdolabı üzerine yapıştırdığımız reklam magnetleri. 


Buda önyüzü.


Sırada Atatürk'ün kişisel özellikleri yapbozu var. 
Parçaları eva üzerine yaptım. 
Arkasına silikonla magnet yapıştırdım. 


Yapmak isterseniz aşağıdaki şablonu kullanabilirsiniz. 


Burda da Atatürk'ün hayatını sıralayıp eşleştiriyorlar.
Resimlerin altına uygun açıklamalı çubukları getirmeye çalışıyorlar. 
Çok kolay gözüküyor ama yapamıyorlar  
Doğduğu evin altına Ali Rıza Bey yazısını nasıl getiriyorlar anlamıyorum. 
Umarım yapa yapa öğrenirler.


Bu kartların da arkası magnetli.


BİZE KOLAY GELSİN...


12 Kasım 2014 Çarşamba

ATATÜRK'ÜN KISISEL ÖZELLİKLERİ

Atatürk'ün kişisel özelliklerini anlatmak için kağıtları fotoğrafdaki gibi  kesip üzerine Atatürk'ün kişisel özelliklerini yazdım. 




Kırmızı fonu tahtanın bir köşesine yapıştırdım. Kağıtları yani yapbozun parçalarını öğrencilere dağıttım.

İnternetten Atatürk'ün doğa sevgisi ile ilgili videolar izledik.  Anıları okuduk. Fotoğrafları inceledik. Sonra ne öğrendik sorusunun cevabı onda olan öğrenci (doğayı sever) kartonda parçanın yerini bulup yapıştırdı.
Diğer özelliklerini de aynı şekilde öğrenip yapıştırdık. İki ders saati sonunda anca tamamladık.  Ama hepsi sıranın ona gelmesi için dikkatle dinledi.





Aynı çalışmayı 10 Kasım  Atatürk'ü anma programında da yaptık.  
Okulun giriş kapısının yanındaki duvara yaptığımız siyah fon üzerine kırmızı kalp daha güzel oldu.