29 Ocak 2015 Perşembe

ALAN ÇEVRE

3. Sınıf  Matematik Kazanım
Çevre: 
2. Düzlemsel şekillerin çevre uzunluğunu hesaplar.
3. Düzlemsel şekillerin çevre uzunlukları ile ilgili problemleri çözer ve kurar.
Alan: 
1. Cisimlerin bir yüzünün alanını standart olmayan birimlerle ölçer.

4. sınıf matematik kazanım
Alan
1. Bir alanı, standart olmayan alan ölçme birimleriyle tahmin eder ve birimleri sayarak tahminini kontrol eder.
2. Bir alanı, standart olmayan alan ölçme birimleriyle tahmin eder ve birimleri sayarak tahminini kontrol eder.
3. Karesel ve dikdörtgensel bölgelerin alanlarını birim kareleri kullanarak hesaplar. 
Çevre
1. Düzlemsel şekillerin çevre uzunluklarını belirler. 
2. Kare ve dikdörtgenin çevre uzunlukları ile kenar uzunlukları arasındaki ilişkiyi belirler. 
3. Aynı çevre uzunluğuna sahip farklı geometrik şekiller oluşturur. 
4. düzlemsel şekillerin çevre uzunluklarını  hesaplamayla ilgili problemleri çözer ve kurar. 


Öğrenciler genelde alan ve çevreyi hep birbirine karıştırmışlardır. Karıştırmayan öğrenci de alana neden birim kare dediğimizi sorgulamadan ezberleyerek hemen uzun kenarla kısa kenarı çarpıverir. Tabi şekil düzgün bir şekilse.. 

4. sınıfta alanı ve çevreyi anlamlandırarak öğrenme adına eğlenerek öğrenecekleri bir etkinlik planladım. 3. sınıf öğrencileri içinde uygulanabilir. 

Öncelikle öğrencilerim İngilizce dersindeyken yere elektrik bantları kullanarak kare, dikdörtgen ve düzgün olmayan şekiller yaptım. Fon kartonlarına 31*31 cm boyutunda yani yerdeki karelerin büyüklüğünde kareler çizdim. Kesmesi onlara ait. 



Sınıfa girince ne yapacaklarına dair olan merakları, onları güdülemeye, dersi dinlemeye ve katılmaya istekli hale getirmeye yetti. Önce bu şekiller ile ilgili konuştuk. Özelliklerini tekrar ettik. Arada düzgün olmayan şekillerde vardı.  Meraklı bakışlara bir cevap verip bugün şekillerin alanlarını ve çevrelerini öğreneceğimizi söyledim.  Kare kare çizdiğim fon kartonlarını kesmeleri için öğrencilere dağıttım. Her öğrencinin elinde bir kare oldu.  Bir öğrencininkini de ikiye bölüp iki küçük üçgen elde ettik. Sonra sordum: 
_Elinizde ne var? 
_Kare .
_ Peki kaç tane? 
_1 tane kare . 
_İşte şekillerin alanlarını bulmak için bu kareleri kullanıyoruz. Bulduğumuz cevaba da birim kare diyoruz. Örneğin; 3 birim kare. Alan bir şeklin ne kadar yer kapladığıdır. Hadi şimdi elimizdeki kareleri şekillerin içine koyarak şu baştaki düz olmayan şeklin alanını bulalım mı? 


Hep beraber elimizdeki kareleri şeklin içine yerleştirdik. 2 küçük üçgenin bir birim kare olduğunu da görmüş olduk.  Boş bir kağıda şeklin alanının kaç birim kare olduğunu yazıp şeklin altına yapıştırdık.

***************
Sonra düzgün olan şekillerin yani kare ve dikdörtgenin alanını bulduk. Aynı şeklide karelerimizi şekillerin içine yerleştirdik. 'Peki bu kare kocaman olsaydı. İçine en az 150 kare sığsaydı. Elimizde o kadar kare yok.' deyip karenin alanının formülle bulunmasını da öğrettim. Aynı şekilde dikdörtgenin alanını da bulmayı öğrendik.  



************
Alandan sonrada çevreyi öğrenmek için şekillerin etrafında dolandık. Şeklin bir noktasından başlayıp kare kare bantları saydık. İçleriyle hiç ilgilenmedik. Elimizdeki kareleri kullanmadık. Böylelikle çevre ve alan farkını öğrenip, çevrenin şekillerin içi ile ilgili olmadığını görmüş olduk. Çevreyi bulurken kare değil sadece 10 birim dedik. 10 birim kare demedik. Çünkü kareleri kullanmadık ki. :) Çevrenin sonucunun birim yada cm, alanın sonucunun cmkare veya birim kare olduğunu nedeniyle birlikte iyice öğrenmiş olduk. Sonucumuzu da yerde yapışık olan kağıda yazdık.


****************
Etkili, kalıcı, anlamlı bir öğrenme oldu. Ders notlarımız ve şekiller 1 hafta yerde kaldı. Tenefüslerde kendileri şekillerin içini dolduruyorlar. Şekillerin etrafından dolaşıp çevresini buluyorlar. Basit bir etkinlik olarak görülebilir ama uyguladığınız zaman ne kadar çok şey öğrettiğinizi göreceksiniz.


27.05.2019



Busene 3. Sınıfımlarımla alan ölçme etkinliğimizi yeniden yaptım. Bu seferki yerde degil tahta üzerindeydi. Aşağıdan videosunu izleyebilirsiniz. 


 Bizi instagramdan takip etmeyi unutmayın.



26 Ocak 2015 Pazartesi

KUŞLAR AÇ KALMASIN DİYE

Soğuk kış günlerinde etrafımızdaki canlılardan çoğu aç kalıyor. Bunlardan birisi de kuşlar..  Bizde aç kalan kuşlar için sınıfımızda ped şişeden kuş yemliği yaptık. Boş bir ped sişeyi alttaki fotoğraftaki gibi kestik. Kestiğimiz  keskin yerleri bantla kapladık ki kuşların ayakları acımasın. İçine de bulgur doldurduk. Okulumuzun bahçesindeki ve evlerimizin önündeki ağaçlara astık. 
Sizlerde serbest etkinlikler dersinde öğrencilerinizle birlikte bu yemlikten yapabilirsiniz. 



Ped şişeden yapılabilecek bir çok yemlik çeşidi var. Alttaki fotoğraftaki yemlikde sınıfta yapılabilir. Boş bir ped şişeye karşılıklı delikler açıp  bu deliklerden tahta kaşığını geçiriyoruz. İçine kuşların yiyebileceği her hangi bir yiyecek koyup ağaç dallarına asıyoruz.



Bu fotoğraf da ped şişe kullanmak istemeyenler için. Yeni gideceğim okulda bu fotoğraftaki yemlikden yaptırmayı düşünüyorum. Tuvalet kağıdı yada kağıt havlu rulosuna yemlerin yapışması için  fıstık ezmesi, bal, reçel gibi birşey sürüyoruz. Daha sonrada kuş yemine buluyoruz. Sonrada ağaç dallarına takıyoruz. 

Çocuklarda hayvan sevgisi, merhamet, sorumluluk, duyarlılık,.. gibi bir çok duygunun gelişmesine katkı sağlayacak bu tarz etkinlikleri bol bol yapalım. 

23 Ocak 2015 Cuma

SAYILARI KARŞILAŞTIRMA

Sayıları büyükten küçüğe, küçükten büyüğe sıralama karşılaştırma için daha önce basamak kavramını  öğretmek için hazırladığım boncuklarımız gene iş başında.. Önce tahtaya yapıştırdığım iki sayının onluk birliklerine baktık. Boncuklarımızı sayıların altına yapıştırdık. 43 sayısının onluğunun daha fazla olduğunu gördük. 36 nın daha küçük olduğunu belirleyince iki sayısı arasına küçüktür yazdım.   Birkaç sayı için bu çalışmayı tekrarladık. 
Küçüktür kelimesinin matematikde bir sembolü olduğunu söyleyip yazdığım küçüktür kelimesini silip <  işaretini yazdım. Büyüktür içinde  >  işaretinin kullanıldığını söyledim. Tabi muhakkak bu işaretler birbirine karışacak. 


Sonra çıktısını alıp kaplayarak arkasına da çubuk yapıştırdığım timsahı elime aldım. Hemen bi hikaye uydurdum. 'Bu timsahın karnı çok acıkmış. Hangi sayıyı yesin ki karnı iyice doysun?' Tabiki çok olanı. 
Bu timsahla sıralamayı öğretmek çok akıllaca. Bu aralar da çok moda. Bu çalışmayı dondurma çubuklarıyla da yapabilirsiniz. Timsahlarımızı tahtamızın kenarına yapıştırdık. Tahtaya yazdığım sayıları karşılaştırmak için oradan alıp iki sayı arasına tutarak gösteriyoruz. Aşağıdaki resimden timsahları indirip evde yada okulda kullanabilirsiniz



Sonraki ders öğrencilere de dağıttığım timsahlarımızı kestik boyadık. 
Ayrıca her öğrenci renkli kağıtlara istediği bir sayıyı yazdı. 


İki öğrenci yazdığı sayıyla birlikte tahtaya çıktı.
 Hangi sayının daha büyük olduğunu bulduk. 92 
Peki timsahımız hangi sayıyı yesin? 92
Timsahın ağzı hangi sayıya bakacak? 92



Hangi timsahı seçeceğimizi belirledikten sonra herkes ağzı 92 ye dönük olan yani üzerinde küçüktür sembolünün yazılı olduğu timsahı eline aldı. 



Ve hepimiz gidip şu 92 yi yedik. Bu çalışmayı birkaç öğrenciyi yazdığı sayıyla tahtaya çıkararak birkaç kez daha yaptık. Hepsinin çok hoşuna gitti.


Sonraki derste timsahlarımız kaybolmasın ve ders notumuz olsun diye defterimize yapıştırdık.  
Artık sayıları sembol kullanarak sıralayabiliyoruz.
Videomuzu da izlemeyi unutmayın 


18 Ocak 2015 Pazar

İŞLEVLİ DÜNYA MODELİ



Artık youtube kanalımız ve ınstagram hesabımızda var. Kanalımızı takip edip abone olmayı unutmayın.
https://www.youtube.com/channel/UCsv2sDwdJ6JhxuFXRdkb53A


4. SINIF 
5. ÜNİTE GEZEGENİMİZ DÜNYA 

1. Dünya’mızın sekli ile ilgili olarak ögrenciler;

1.1.  Dünya’nın seklinin küreye benzedigini ifade eder.
1.2.  Dünya’nın seklinin küreye benzedigini gösteren örnekler verir
1.3.  Geçmiste, insanların Dünya’nın sekliyle ilgili çesitli görüslere sahip olduklarının farkına varır
2. Dünya’nın yapısında bulunan maddeler ve bu maddelerin önemi hakkında ögrenciler;
2.1  Karalar, sular ve bunları saran hava tabakasının Dünya’nın gözlemlenebilir katmanlarını olusturdugunu fark eder
2.2  Dünya yüzeyinde kara ve suların kapladıgı alanları karsılastırır
2.11-  Dünya’daki karaların tas küre (yer kabugu), suların su küre ve bunları çevreleyen havanın hava küre adı verilen bilimsel bir modelle temsil edildigini ifade eder
2.12- Dünya yüzeyinin derinliklerindeki katmanları temsil eden ates küre ve agır kürenin (çekirdek) belirgin özelliklerini ifade eder.
2.13-  Dünya’nın yapısındaki katmanları genel özelliklerine göre karsılastırır
2.14-  Dünya’nın katmanlarını gösteren kendine özgü bir model olusturur ve sunar


Bütün bu kazanımları çocuklara sadece bir dünya modeli üzerinde anlatabiliriz diye düşünüyorum. Tabi sınıftaki dünya modellerinde sadece taş küre, su küre ve hava küreyi görebiliriz. Peki dünyanın iç katmanları? Onları da görmemiz gerek. Dünyanın iç katmanlarını da görebileceğimiz yeni bir dünya modeli yapılmalı. Bende yukarıdaki fotoğraftaki gibi bir model yaptım. Yaptığım bu modelle bu ünitedeki tüm kazanımlar verilebilir. Zaten çoğu  dünyanın katmanları ve şekli ile ilgili.

Gelelim bu dünya modelini yaptığıma. Öncelikle kısa bir araştırma yaptım. Araştırırken strafor  top (küre) diye bir şey olduğunu öğrendim. Strafordan yapılmış iç hacmi de olan, yani içi boş olmayan bir küre. 5cm den 200 cm ye kadar her boyutta var. Tabi boyut arttıkça fiyatı da artıyor. 30 cm lik bir strafor kürenin fiyatı 40 lira civarında. Birde bunun kargo ücreti var ki nerdeyse okadar tutuyor. Ve olumsuz bir yanı da içinin bir kesitini çıkarmak hiç de kolay değil. Çıkarırken kırılıp parçalanabilir. Tabi gene alıp deneyebilirsiniz. Buraya tıklayarak nasıl birşey olduğuna bakabilirsiniz.

Başka çarem olmadığını anlayınca kalın dikdötgen straforlar kullanarak küreyi kendim yapmaya karar verdim.Sizde yapmayı düşünüyorsanız kolay olmadığını belirtmek isterim. Yapmaya başlamadan önce bir kez daha düşünün. Straforları kesmek çok güç istiyor çünkü. 1 hafta kolum ağrıdı:) Yardımlarından dolayı Sevil Hocam'a teşekkürler.

YAPILIŞI:
1.Öncelikle bir plan yaptım. Kaç tane ve kaç cm çapında daire kesmem gerektiğini hesapladım. Toplam 7 tane kestim. Ve içlerinide kaç cm incelteceğimi hesaplayarak kestiğim dairelerin içine daire çizdim. Yazdığım not kağıdının fotoğrafını bulduğum zaman kac cm çapında kesmeniz gerektiğini yayınlayacağım. Sanırım aralarında 2 cm vardı.  Bu not kağıdı bazı fotolarda masa üstünde gözüküyor.


2. Daha sonra bu parçalardan en büyüğünü merkeze, diğer üçünü de onun üstüne koyarak kuzey kutbunu oluşturdum. Üst üste koyduğum bu  parçaları maket bıçağını kullanarak çizdiğim dairelere kadar tam küre gibi gözükmesi için yatay bir şekilde incelttim. 




3. Yukarıdaki gibi bir şekil alması gerekiyor. Ben içinden bir kesitini çıkarabileceğimiz bir dünya modeli yapmak istedim.  Bunun için kenarlarını incelttiğimiz dairelerin içine şekildeki gibi ortadan birer çizgi çizdim. Kuzey kutupdan bir kesit çıkacağı için merkezdeki en büyük dairenin yarısına ve üstündeki 3 daireye çizdim. 


4. Dairelerin üzerindeki çizgilerden yarılarını kestim. Merkezdeki daireye dikkat! Onu bu şekilde çıkarmak hiç de kolay olmadı. İçini baya bi oymak zorunda kaldım.


5. Sıra geldi bu daireleri birbirine sabitlemeye. Bunun için uzun bir tel kullandım. Çıkardığımız parçayı bir kenara koyarak, bu dairenin en üstünden en alta kadar tel geçirdim. Aynı işlemi çıkardığım kesitte de yaptım. Telin üstünü biraz kıvırdım. Tutma yeri gibi oldu. 



6. Daha sonra üzerini boyayacağım için dünyamın üst yüzeylerini pürüzsüzleştirip bir zemin hazırlamam lazım.  Bunun içinde alçı ve  sargı bezi kullanıyoruz. Alçının çabuk donan alçılardan olmaması lazım.


7. Sargı bezini sulandırdığım alçıya batırarak modelimin her yerini kapladım.yaparken bezi açarak yapmamız gerekiyor. Kolay sarmak için bezlerin boyunu kısaltabilirsiniz. 


8. Dünyamızın çıkardığımız kesitide dahil her yerini kapladıkdan sonra 2- 3- gün kurumaya bırakıyoruz.



9. Dünyamız kurudu. Sıra geldi üzerine kıtaları ve okyanusları yazmaya. Tahtayı beyaz fon kartonlarıyla kapladım. Kırtasiyelerden metrelik büyük kağıtlar temin ederseniz daha kolay olur. Sonra projeksiyonla tahtadaki kartonların üzerine haritayı yansıtıp çizdim. 


10. Kartonları tahtadan çıkartarak kıtaları kestim. Dünyanın üzerine tutturup kıtaları çizdim. Yani bu kartonları kalıp gibi kullanmış oldum. 


11.  Daha sonra okyanusları boyadım. Kestiğimiz kesitin içini boyamıyoruz. Kutupları beyaz bırakıyoruz. 



12.  Kıtalarıda kahverengiye boyadım. Aralara da biraz yeşillik.

 

13. Dünyamın kesitine ve bu kesiti çıkarınca kalan iç kısmına dünyanın iç katmanlarını kalınlıklarına göre çizip boyadım. Su küre ve taş küredeki renkleri yani mavi ve kahverengini içlere de biraz devam ettim. 


14.  Modelimizin dışını da Streç Film ile kapladım. Streç Film atmosferi temsil ediyor. Böylelikle hava küre katmanını da görmüş olduk.  

15. Modelimiz bitti. Ama tamam böyle durunca dünyanın içinde katmanların olduğunu farklı renklere boyadığım için görüyorlar. Peki hangisi hangi katman? Katmanların isimlerini üstünde belirtmek gerek. Yalnız sadece üstüne ateş küre diye yazsam gene o kadar uğraştan sonra orada öylece duran bir modelim olacak. Öğrencilerinde bu modeli aktif kullanmaları gerek.  Bende katmanların, kıtaların ve okyanusların isimlerini fon kartonlarına yazdım. Kesip bantladım. Bu kağıtların arkasına da kürdan yapıştırdım. 


16.  İşte öğrencilerin aktif olduğu model üzerindeki etkinliğimiz. Kürdanlarda yazan katman, kıta ve okyanus isimlerini model üzerindeki uygun yerlere takıyoruz. 




Bu kadar emekten sonra öğrencilerin eğlendiğini ve öğrendiğini görmek güzel....

16 Ocak 2015 Cuma

ÖZKAN ŞENOL SEMİNERİ

Dün uzman psikolog Özkan Şenol'un seminerine katıldım. Aldığım notları sizlerle paylaşmak istiyorum. Tahtaya yansıtılan konu 'sınıfı yönetebilmek'di. Kendisi 'mesleki tükenmişlik.'ten bahsedeceğini söyledi ama sağolsun ordan oraya, ordan oraya her şeyden bahsetti. Daha öncede söylediğim gibi böyle sanki ders notu okuyormuş gibi oluyor. Kesinlikle böyle seminerlere katılıp o havayı solumak lazım.

*Çocuklarıyla en az ilgilenen mesleklerin öğretmen ve emniyet mensubu olduğunu söyledi.

*Öğrenmenin 8 farklı yolu var. Bunlar:
Sözel-dilsel
Matematiksel-mantıksal
Görsel-uzamsal
Bedensel-kinestetik
Müziksel-ritmik
Doğacı
Sosyal
Bu zeka türlerinden yararlanarak ders anlatırsak okul bize de eğlenceli hale geliyormuş ve mesleki tükenmişlik sendromunun önüne geçmiş oluyormuşuz. Çoklu zeka tükenmememizi sağlar. 'Bunları anlatırken çocuğun zekasını bilmenize gerek yok. Zaten öğretmen hangi zekaya sahipse derstede öyle anlatıyor' dedi.

*Ona göre Türkiye'de en kötü olan dersler: İngilizce, Tarih, Din kültürü.

*Çocukları bağırta bağırta okutmamız gerektiğini ve asla yazı ödevi vermemiz gerektiğini söyledi. Hızlı yazan çocukların % 80 i üstün zekalıdır. Fakat kendine öz güvenleri yoktur.

*Mesleğe ilk başladığım yıllarda birincisi sınıfta ilk gün ne yapacağımı bilemez halde herkese birer kağıt dağıtım ve bunları bir ders boyunca istediğimiz gibi karalamalarını istedim.  Meğerse bilmeden doğru bişey yapmışım. İlk dersimizde mutlaka bu çalışmaya zaman ayırmamız gerektiğini söyledi. 3 hafta boyunca çocuğun bileğini geliştirecek hareketler yaptırmalıymışız. Bu hareketler motor hareketlerini geliştiriyor ve yerleştiriyormuş.

*Sınıfta yapacağımız diğer etkinlik ise çocuklara düğmelerini açıp kapattırmak. 6-7 yaş çocuğu bunu yapamıyorsa psikologlar bu çocuklara gelişim geriliği raporu veriyorlarmış.

*2 hafta geçti ve sınıfta hala okula alışamayan öğrenci varsa veliye  'Sınıftaki 5 cevval çocuğu evinize davet edin' diyerek evde oynamalarını sağlamalıymışız. Özgüveni olmayan bütün çocukların evde özgüveni vardır. Program evde çözülmeli.

*Hiperaktif dediğimiz çocukların aslında hiperaktif değil 'şımarık' olduklarını söyledi. 10 yıl önce bu çocuklara şımarık diyormuşuz ama şimdi ne değiştiyse şımarık çocuklar bir anda hipeaktif olmuş. Hiperaktif çocuk; gerçek dürtü bozukluğuna sahip oldukları için yerinde duramazlarmış. Hemen 'Rtalin' kullanmamalıymışız.

*Anneanne babaanne elinde büyüyen çocukların %80i şımarık oluyorlarmış. Dede elinde büyüyenler ise doyumsuz.Tek çocuk olmak da sıkıntılı bir durummuş. Tek çocuklar narsist olup, teşekkür etmez ve yalnızdırlar dedi.

*Yüzme ile bütün sorunları giderebilirmişiz.

*Dikkat eksikliği ise bizim kolayca tanı koyup söyleyebileceğimiz bir şey değilmiş ama hepimiz 'senin çocukta dikkat eksikliği var' diyoruz.Aslında bunu diyen öğretmen başarısızmış. Dikkat eksikliği olan çocuklarda altyapı eksikliği ve hafıza eksikliği varmış. Dikkat eksikliğini gidermek için onlara işitsel ve görsel hafıza geliştirici ödevler verilmeliymiş. Bir çocuk evine girişini ayrıntılı bir şekilde tarif edebiliyorsan görsel zekası yüksektir. İşitsel zekası zayıf olan çocuk sınıfta dalar veya uyur.

* Çocuklarda genelde 4 problemle daha çok karşılaşıyorlamış.
 - Özgüven eksikliği=sınav heyecanı
- Öfke
- Sorumsuzluk
- Bağımlılık
'Çocukta bu sorunlardan birisi varsa o çocuğun babası yoktur' dedi. Sıfır baba.  Yani ilgisiz baba.

*Sınıfta gülmeyi azaltmamız gerektiğinden bahsetti. Sınıfta alayı azaltmalıyız. Ayrıca sevginin öğretmene saygıyı azalttığından da bahsetti. Tahtaya yazı yazarken dönüp sınıfı susturuyorsak, saygınlığımız azalmış demektir.
Saygınlığımızı azalmaması için;
-Prensip sahibi olmalı
-İstikrarlı olmalı
-İşimizi iyi yapabilmeli yani yaptığımız işi de satabilmeleri
-Sakin olmalıyız.

*Yaptıkları öfke terapilerinde cinsiyet farklılıklarının etkisinden bahsetti. Kadının kızdığı şeyle, erkeğin kızdığı şeylerin bir olmadığını söyledi. Kadın unutmaz.

Öfkemizi kontrol edebilmek için;
1-Sınırlarını belirle
2-Doğru düzgün nefes al
3-Öfke çetelesi tut
4-Tepki vermeyi ve kavga etmeyi öğren kavganın da bir rajonu vardır.
5-Özür dilemesini bil
6- Bir tebessüm, bir teşekkür, bir tefekkür yeter
7-Neyle dolarsanız öyle yaşarsınız.Kaynağınıza da dikkat edin
8-Safını belli et

Kelimesi az olanın öfkesi çok olur.
Öfkesi az olan pratik zekası çok olur.

*Birine bir şey söyleyeceksek önce güzel bir şey söyleyemeliymişiz. Yani  önce iltifat, sonra ona söylemek istediğinizi söyleyecek, sonra da tekrar iltifat. Buna 'sandviç yöntemi' diyorlarmış. Öğretmenler bu yöntemi daha çok kullanıyormuşuz. Örneğin 'Senin çocuğun aslında çok zeki (iltifat) ama yapamıyor. Çalışırsa yapar (iltifat)
Bu sandviç yöntemi çok hoşuma gitti. Buraya tıklayarak bu yöntemle ilgili ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.

*Tükenmişliğin bazı nedenleri vardır:
1 Motivasyon bozukluğu
2 Kaliteyi yakalayamamak
3 İstenileni yapamamak
4 Planlananı yapamamak
5 Çalışmaktan artık keyif alamamak
6 Ne yapacağını bilememek
7 Ne yapacağını bilememek

15 Ocak 2015 Perşembe

OOBLECK

Kar tatilini fırsat bilip kızımla son günlerin modası olan oobleck yaptık. 
Oobleck (Non-Newtonian Fluid) katı gibi davranan bir sıvı.
Basınç uygulandığında katı oluyor. Basınç ortadan kalktığında sıvılaşıyor. 
Yani  elimizle vurduğumuzda katı bir madde ama elimize aldığımızda akıp gidiyor. ? 
Hazırlaması çok kolay.
Bu karışımla 1 saatten fazla oynadık. 
Çocuğunuzla eğlenceli vakit geçirebilirsiniz. 
Oobleck sayesinde evde çocuklarınızı  meşgul tutmak mümkün. 
Sınıfta öğrencilerinizle de yapabilirsiniz.

MALZEMELER
3 çay bardağı mısır nişaştası
1 çay bardağı su 
dilerseniz gıda boyası





12 Ocak 2015 Pazartesi

SOLUNUM SİSTEMİ MODELİ

4.Sınıf Fen Ve Teknoloji  
Soluk alıp verme ile ilgili öğrenciler ;
2.1 Soluk alıp vermede görevli yapı ve organları belirtir.
2.2. Soluk alıp verme sırasında havanın izlediği yolu model üzerinde gösterir.
2.3 Soluk alıp vermenin vücudumuz için gerekli olan oksijeni dış ortamdan alıp, zararlı olan karbondioksiti dış ortama vermeyi sağladığını belirtir. 

Geçen sene 4. sınıfları okutuyordum. 
'Vücudumuzun bilmecesini çözelim' ünitesinde solunum sisteminde akciğerlerin nasıl çalıştığını sürekli karıştırıyorlardı. 'Şimdi diyafram düzleşti mi kubbeleşti mi ?' 
Bizde öğrencilerimle birlikte solunum sistemi modeli yaptık. Modelin amacı soluk alıp vermeyi görsel olarak göstermek. Bu model sayesinde akciğerin nasıl çalıştığını ve nasıl soluk alıp verdiğimizi daha kolay anladık. Solunum sistemini oluşturan organları model üzerinde görmüş olduk. Diyaframla ilgili soruları daha kolay yaptık. Diyafamın göğüs boşluğunda olduğunu, kasılıp gevşediğini gördük. Nefes aldığımızda diyaframın düzleştiğini akciğerlerin şiştiğini, nefes verdiğimizde diyaframın kubbeleştiğini ve akciğerlerin küçüldüğünü daha iyi anladık. Sorun tamamen ortadan kalktı. Çok iyi öğrendiler. Bu konudayken mutlaka bu modelden yapın.

 

MALZEMELER:
oyun hamuru
paket lastiği
3 balon
1 pet şişe.
2 uzun pipet 

YAPILIŞI:
1. Pet şişeyi videodaki gibi yarısından kesin 
2. Pipetleri şişenin ağzından geçirin.
3. Pipetleri oyun hamuru  kullanarak birleştirin 
4. Şişenin ağzını hava kaçırmayacak ve pipet ucu dışarıda kalacak şekilde oyun hamuru ile kapatalım.
5. Balonları pipetin altta kalan diğer uçlarına lastikleyelim.
6.  Pet şişenin kesik tarafını balonla kapatalım. 
Böylece basit bir akciğer modeli yapılmış olur. 

Burada alttaki balon diyafram, içteki pipetler soluk borusu, uçlarındaki balonlar ise akciğer görevini üstlenmektedir. Alt balon aşağıya doğru hareket ettiğinde içerideki  balonlar şişmekte, üst tarafa doğru hareket ettiğinde ise inmektedir. 

9 Ocak 2015 Cuma

MUCİZE

Yeni bir insanı tanıdığımızda ve ondan çok etkilendiğimizde bunu mucize olarak tanımlarız. Genellikle aşk ilişkileri için kullanılır bu. 'Öyle biriyle tanıştım ki mucize gibi bir şeydi' deriz. Aslında iki insanın konuşması aynı zamanda bir mucizedir. Çünkü her insan başlı başına bir mucize. Bir insanı tanıdığın zaman dünyanı yeni bir insana açmış olursun ve yeni bir mucize ile karşılaşmış olursunuz. Elbette insan ilişkilerini mucize kalan şey o insanların dünyalarının ne kadar zengin olduğu ve birbirlerine kadar çok şey verebildikleri ile ilgilidir. Öğretmen öğrenci ilişkisi bu açıdan iyi bir örnek. Bir öğrenci okula başladığında karşısında bir öğretmen görüyor ve yepyeni bir insanla tanışmış oluyor. Öğrenci açısından farkında olmasa da bu ilişki hayatındaki mucizelerinden birine dönüşebiliyor.

 Hepimiz onu 'hepimiz kardeşiz, sevdalıyım' şarkısıyla hatırlıyorduk. Taki Beyaz Melek hayatımıza girene kadar..Mahsun Kırmızıgül simdi ise bizim mucizemiz.. Filmlerini her izlediğimde kliplerindeki o acemi duruşları artistik bakışlar atan arabesk sanatçısından nasıl olurda bukadar hayatin içinden anadolu insanının gözünden bakan bir yönetmen çıkar diye düşünmüyor değilim. Daha bir hafta önce 'son umut' da yani batının gözünden kısmen de olsa bizden bir hikayeyi nasılda yalın bir şekilde anlattığını görünce Mahsun Kırmızıgül'ün kıymetini daha iyi anladım. Film tam anlamıyla bir beş yapıt. Ayakları bu toprağa basan, bu toprağın insanının sevgisinden heyecanından sevinç üzüntüsünden beslenen bir yönetmen tüm çıplaklığı ile karşımızda duruyor. İnsanın yüreğine dokunan hüzünlendiren güldüren kısacası tüm insani ve hayatın içinden duyguları aynı anda yaşatabilmesi şüphesiz ki büyük bir başarı. Film hayatın gerçeklerini, doğrularını insanın suratına tokat gibi çarpıyor. Gülerken ağlıyor ağlıyorken gülüyorsunuz ama en çok ağlıyorsunuz. Özellikle günümüz gençliğinin izlemesinin daha yararlı olacağını düşünüyorum. Ve bütün öğretmenler ve öğretmen adayları izlemeli. Filmin etkisinden uzun süre kurtulamayacağım. Mutlaka izlemeye gidin mutlaka. Bir Mahsun Kırmızıgül filminde bu kadar güleceğim ve bu kadar ağlayacağım aklıma gelmezdi. Son zamanlarda izlediğim en iyi Türk sineması. Sadece Mert Turak'ın mükemmel Aziz performansı için bile izlenebilir. Baştan sona büyük bir hayranlıkla izledim. Tabi bu bankacı eşim için geçerli değil. Eşim gibi dram sevmeyen aksiyon seven biri iseniz size pek de hitap ettiğini söyleyemem. Ben biraz da öğretmen olduğum için etkilendim galiba. O kadar etkilendim ki içimde geçmişe dönme ve o zamana ait bir öğretmen olma isteği uyandırdı bende. Film her sahnesi ile ve özellikle final sahnesi ile duygu yoğunluğunda zirveye çıkıyor. Salondan gözleriniz yaşararak çıkıyorsunuz. Film her yönüyle izlenmeye değer. Filmde 1960 lı yılların yoksulluk içerisinde ki Türkiye'sine ayna tutuluyor. Darbe sürecinin etkisini de görebiliriz. Ege'nin cennet gibi bir köşesinden Anadolu'nun uzak bir köyüne giden bir öğretmen.. Talat Bulut. . Ve gittiği köyde okul binası yok. Oda kayınpederinden 'doğuda eşkıyalar kaçırdı beni' diye para istiyor ve bu parayla okul binası yaptırıyor. Bütün bunlara sebep olan saf bir çocuğun ona verdiği bir kemik parçası ve yıllardır bir öğretmen bekleyen köylüler çocuklar.. Hangimiz gerçekten çoluğumuzu çocuğumuzu bırakıp da böyle bir köye paramızı harcayıp okul yaptırırız. En basiti kar yağdığında 'Yarın da tatil mi acaba ' diye bekleyip duruyoruz. 'Ek ders kesiliyor mu acaba diye düşünüyoruz'. Okul yapılır ve öğretmenimiz işinin başına geçer. Sınıf sahnelerinde etkilendiğim bir şey de çocuklarla birlikte kağıttan uçak yapıp bunu sınıfta hep beraber uçurtmaları. Bizse sınıf içinde çocukları sıralarında kıpırdamadan oturtmaya çalışıyoruz. Okula döndüğümde ilk işim kağıttan uçak yapıp sınıfta uçurtmak olacak. Birde yağmur yada kar yağdığında çocuklara bahçeye adım attırmıyoruz. Aziz'in yağmur ve kara olan sevgisi de beni etkileyenlerden. Tatil olmasaydı da çocuklarımla bir güzel kardan adam yapsaydık. Aziz ve atı arasındaki ilişki de beni etkileyenlerden. Kızım büyüyünce kesinlikle ona bir hayvan edineceğim.

Filmde üzüldüğüm tek nokta öğretmenin emeğinin filmin sonunda pek önemsenmemesi. İyileşmesini eşine olan aşkına bağlaması. Öğretmen okadar uğraşmıştı oysaki .

Buarada Bakara 268 ayet değil 286 ayet..